1984 sıralarında NETAŞ’da Sevgi’yi tanıdım. O benim kara günlerimde dert ortağı oldu. Daha sonra eşlerimizle de bir araya gelerek dost masalarında birlikte olduk. İbrahim’i tanımaktan ben ve eşim çok keyif almıştık. İbo sakin, güleç, asla sesini yükseltmeyen, babacan kişiliğinin yanısıra, politik, ekonomik, toplumsal görüşleri ve yorumlarıyla her bir dost sohbetimizi zenginleştirirdi. Özellikle kitaplarını okuduğu Aslan Başer Kafaoğlu ile kuşak farkına rağmen bazen vatanı kurtarır, bazen maç eleştirileri yaparlardı.
Doğumdan once Elif’imizi heyecanla beklediğimizi anımsıyorum.
İbo ile ona nefis bir bebek odası hazırlamıştınız. O dünyaya geldiğinde dünyalar bizim oldu. Ama İbo’nun ve senin onun sağlığı üzerinde üstlendiğiniz sorumluluk sürecini hatırlıyorum. Pek kolay olmadı. Babasının kucağındaki bebek şimdilerde kocaman kişilikli bir iş kadını. İbo bu günleri gördü ne mutlu ki, anıları, sevgisi ve bilgeliği ile onu hep anıp özleyeceğiz. Elifciğim de öyle...
Moda’daki Koço buluşmamız da çok keyifliydi. Oradan çıkınca çay bahçelerine yürürken kızım Kumru ve İbo önden hararetli konuşmalar yaparak yürüyorlardı. Bizden sonra onlar var dedim umutlandım. Kısa bir sure sonra İbo’yu yitirdik. Çok yandık ama o güzel değerler unutulmaz, özlenir. Anılarıyla yaşatılırlar dostları ve sevenleriyle.
Comentários