Sanırım en geç ve en kısa tanıyanlar biz olduk. Tanıdığımız için biz çok mutlu olduk, az ama güzel zamanlar paylaştık. Entelektüel ve ağırbaşlı tavrının altındaki muzır ve eğlenceli halini keşfettik. "An"ı yaşayabilmesine, nasıl keyifli vakit geçirebileceğini bilmesine tanık olduk. Çok anı biriktiremedik beraber belki ama Küba’dan getirdiğimiz rom ve puroyu nasıl da keyifle içebileceğini biliyorduk. Ya da bir sonraki seyahatimizde özgürce bilmediğimiz sokaklarda dans edebileceğini… Çok söyledi; "Risotto yapacağım size, bekliyoruz mutlaka bir akşam" diye ama erteledik işte. Nasılsa, yazın keyifle şaraplarımızı yudumlarken Gümüşlük’te, ne zaman istersek yapardı o bize… Erteliyor insan, bilmiyor ki "az önce" çoktan geçti gitti bile. Aslında bizim tanıdığımız İbo da ertelemiyordu hayatı, yaşıyordu tadını ala ala. Dedim ya çok anı biriktiremedik ama az zamanda "an"ı yakaladık, çok yedik çok içtik çılgınca dans ettik ve çook güldük çoook eğlendik.
Bize hep gülümse olur mu İbo ;)
Comments